CHP'nin yerel seçim kampanyasındaki krizler bitmek bilmiyor.
Kastettiğim polemik konusu olan açıklamalar değil.
Sözgelimi Genel Başkan Özel'in bedelli askerlik yapanlara ya da İBB Başkan adayı İmamoğlu'nun ev hanımlara yönelik "gaf" olarak değerlendirilen açıklamalarını kastetmiyorum.
31 Mart yerel seçimlerine giderken CHP'nin bir türlü aşamadığı üç yapısal sorunu var.
İlki, aday belirleme sürecinde parti içi iktidar kavgasının kendi belediye başkanları tarafından dışarıya taşınması.
Kamuoyunda çok başlılık (Özelİmamoğlu- Kılıçdaroğlu) olarak görülen bu zaafı Cumhurbaşkanı Erdoğan mitinglerde CHP'nin beceriksizliği olarak çok sık vurguladı.
Ayrıca, parti içi çekişme hali CHP örgütünün 2024 seçimlerinde, 2019 ve 2023 seferberliğini sergilemeyeceğini düşündürüyor.
Tek bir örnek İstanbul'dan vereyim:
İmamoğlu, Kaftancıoğlu'nun 2019'daki örgütü hareketlendirmesi avantajını artık elinde bulundurmuyor.
Siyaseti bırakmadım diyen eski genel başkan "Kılıçdaroğlu'nu destekleyenlerin aday gösterilmemesi" konusu CHP seçmeni açısından toparlanmış bir rahatsızlık değil.
***
CHP'nin aşamadığı ikinci krizi, önceki ittifak ortakları ile ilişkileri ve DEM Parti ile kısmi işbirliği yapma sürecini yönetme zorluğu.
Bu konuda çok sayıda polemik yaşanıyor ve CHP'nin açıkladığı "tabanda, seçmende ittifakı sağlama" hedefinin ne kadar zor olduğunu gösteriyor.
İYİ Parti ile CHP'nin İstanbul ve Ankara adayları arasındaki "cumhurbaşkanı adayı olma cesaretini göstermediniz" ve "cumhurbaşkanı adayı olmayanların kaybederiz deme hakkı yok" tartışması sandık başına kadar sürecek gibi gözüküyor.
İYİ Parti için CHP'ye kayan seçmeni kendi adaylarına oy verdirmek çok kritik bir mesele.
CHP'li iki belediye başkanının partisine yaptığı "operasyonlardan" rahatsız olan Akşener bu meselenin kritikliğini "Oy vermezseniz eve döneceğim, siyasetle ilgilenmeyeceğim" cümlesi ile ifade ediyor.
DEM Parti ile İstanbul, Ankara, Şanlıurfa, Mersin ve Adana'da sağlanan "kent uzlaşısı" ise CHP'de sorun üretmeye devam ediyor.
Cumhur İttifakı tarafından gelen Kandil uzlaşısı eleştirisi bir yana CHP siyasetçileri arasında bu işbirliğinden rahatsız olanlar susmuyor, konuşuyor.
***
CHP Afyon Belediye Başkan adayı Köksal'ın "Kazanırsam belediye DEM Partililer hariç herkese açık" cümlesi tam bir fırtına koparttı.
Köksal sıradan bir CHP'li değil, grup başkanvekilliği yapmış bir siyasetçi.
Ayrımcılık tartışmasına, Özel'in sürçülisan ve İmamoğlu'nun ya başka işi ya da başka parti bul restine rağmen, Köksal belediyeyi DEM Partililerle yönetmeme iddiasında ısrarcı. Bu ısrar aslında Afyon gibi muhafazakâr- milliyetçi seçmenin ağırlıkta olduğu illerde CHP'nin yaşadığı sorunu gösteriyor.
Sağ partilerle ittifak yapamayan CHP'nin sağ seçmenden adaylarına oy alma, yani "tabanda ittifak yapma" arayışının zorluğunu ifade ediyor.
DEM Parti'nin aday çıkarması milliyetçi seçmenin CHP'ye yönelik tepkisini dindirmiyor.
Kısmi işbirliği de CHP ve DEM Parti ittifakı olarak görülüyor.
***
CHP'nin üçüncü krizi, kampanyada çok sayıda dikkat dağıtıcı polemik varken öne çıkan, vurucu bir tema yok.
Bu, 31 Mart seçiminin ana bir kutuplaşma etrafında yürümemesi ve muhalefetin çok sayıda adayının olması ile de ilgili.
Kampanyanın ana temasının olmaması seçim yenilgisi, genel başkan değişimi, aday belirleme sancıları, etkili ittifakı kuramama ve örgütü seferber edememe sorunları ile birleşiyor.
Bu birbirini besleyen üçlü yapısal krizden CHP'nin çıkması mümkün görünmüyor.